18 Aralık 2010 Cumartesi

BODRUM GÜNDOĞAN FAHRİYE ILICAK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ’NDEKİ 5 LİRA KAVGASINI ALEVLENDİREN OLAY NEDİR NE DEĞİLDİR?

Geçtiğimiz ay Gündoğan Fahriye Ilıcak Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde öğrencilerden zorla para alındı. Müdür yardımcıları ders esnasında sınıfa girdi. Fotoğraf parası getirmeyen öğrencilerden para istediler. Öğrenciler paralarının olmadığını söyledi. Fotoğraf çektirme işini okul kararlaştırmıştı. Bazı öğrenciler fotoğraf çektirmek istemiyordu. Bu öğrencilerden kendi fotoğraflarını getirmeleri istenebilirdi.

Bu çocuklardan zorla 5 Lira fotoğraf parası alan müdür yardımcıları tahsildarlık işini abartmışlar. Paramız yok deyince öğrencilere cüzdanlarını çıkarttırmışlar. Bir öğrenci cüzdanındaki paranın yemek parası olduğunu söylemiş. Müdür yardımcıları bunu da dikkate almamışlar.

Sonuç olarak, öğrencilerin zorla 5 Liraları alınmış, itiraz edenlere çöp toplattırılmıştır. Çöp toplatmakta ki amaç, öğrenciyi ezmek, itirazda bulunduğuna, hak aradığına pişman etmek Bu tavır, sen bana karşı mı geliyorsun, gel de görelim, biz adamı ne yaparız anlayışıdır. Bu anlayışın okullarımızda yeri olmamalıdır.

Bu çocuklar lise öğrencisi. Serde delikanlılık var. Niye savcılığa suç duyurusunda bulundular? Çünkü onurlarıyla oynandı. Arkadaşlarının yanında küçük düşürüldüler. Gençler, kimse bize bu şekilde davranamaz, kimse onurumuzu ayaklar altına alamaz, buna izin vermeyeceğiz, diyorlar. Bunu anlamak ve buna saygı duymak gerekir.

İdareciler böyle düşünmüyor. Müdür yardımcıları, kendilerinden emin, biz ne dersek o olur diyorlar. Gençler, öyle olmayacağını onlara gösteriyor. Koşarak Bodrum’a iniyorlar. Kaymakama kadar şikâyet dilekçesi veriyorlar. 

Sendikamız olayı kınıyor. Yazılı ve görsel basın konuyu haber bültenlerine taşıyor.

Adı geçer okulun bazı öğretmenleri sendikamız üyesidir. Biri, sendikamızın yönetim kurulunda görev yapıyor. Okulda yaşanan olayları onlardan öğreniyoruz.

Haksızlığı Türkiye duysun ki, bir daha öğrencilerimize kimse bu şekilde davranmaya cesaret edemesin istiyoruz. Basın açıklamalarımız yoluyla olay, ilçemiz içinde ört bas edilemez hale geliyor.

Bodrum’da daha önce de buna benzer olaylar yaşandığını biliyoruz. Hak arayan öğretmen ve öğrencilerin başına neler geldiği resmi belgelerde ve gazete sayfalarında mevcuttur.

Sendikamız, paralı eğitime olduğu gibi, okullarda değişik ad altında para toplanmasına da karşıdır. Öğrenciden para alınmasını doğal gören idareciler, tahsildarlık işini geliştirmiş, zorla para alma şekline dönüştürmüşlerdir.

Bu tür yöneticilere tepki duymamız, öğretmenliğimizin ve sendikacılığımızın gereğidir.

Öyle ki, söz konusu lisenin öğrencileri fotoğraf parasına itiraz edince tehdit ediliyorlar. Okulu bitiremeyeceksiniz, diploma alamayacaksınız diye korkutuluyorlar.

Bu davranış öğretmenlik davranışı değildir. Bu davranış, idareciliği, öğretmenliği bilmemektir.

Sürekli tekrarladığımız bir şey var:

Bodrum’da okul ve kurum müdürlükleri ahbap çavuş ilişkisi içinde idare edilmektedir. Sorunların ana kaynağı budur. Müdürler, herkese eşit konumda durmayı başaramamaktadır.

Bir okulda soruşturma açıldığında vay şikâyetçi olan öğretmenin, memurun ya da öğrencinin haline. Muhakkikler, bir araya gelip şikâyetçinin ensesine çöküyor. Bunu, beş öğretmenimizin sürgün olayında yaşayarak gördük.

Gündoğan Fahriye Ilıcak Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde 5 lira kavgasını alevlendiren olay, yine müdürler dayanışması olmuştur. Muhakkikler, konuyu araştırmaya değil, müdürleri korumaya dönük soruşturma yapmaya başlamışlardır.

Bu muhakkikler, zorla para toplayan müdür yardımcılarının üstüne gitmedi, soruşturmaya, üyemiz olan öğretmenler ve olayla ilgisi olmayan öğrencilerle başladılar.

Muhakkikler, üyelerimizi soruştururken asılsız suçlamalarda bulunuyorlar, olaya velileri dâhil ediyorlar, veliler sizden şikâyetçi diyorlar. Velilerden, üyelerimizi suçlayan şikâyet dilekçeleri alıyorlar ya da aldıklarını söylüyorlar. (Bu dilekçelerin, isimler kapatılarak sendika yönetimimize verilmesini talep ettik. Henüz bu konuda sendikamıza bilgi gelmemiştir. Avukatlarımız bu konuyu takip etmektedir.) Güya veliler bu dilekçelerde diyor ki, şu öğretmenler çocuklarımızı idareye karşı kışkırtmaktadır. Olayın ört bas edilmesini önlemeye çalışan üyelerimiz terörist olmakla, vatan ayinliği yapmakla suçlanıyor.

Suçlanan öğretmenlerden biri de yönetim kurulu üyemizdir. Söz konusu öğretmen, öğrencileri tarafından sevilen bir öğretmendir. Üyelerimize terörist diyenler, vatan sevgisinin kendilerinden başkasında olmadığını sanan zavallılardır.

Olayı soruşturan muhakkikler, soruşturmanın başında, suçu ve suçluları unutmuşlardır. Soruşturmayı, üyelerimizi cezalandırma yönünde sürdürmeye çalışmışlardır. Öğrencileri, savcılığa ve kaymakamlığa kimin yönlendirdiğini araştırarak işe koyulmuşlardır.

Bu muhakkikler şunu bilmelidir: 
Öğretmenlerin, öğrencilerini, haklarını nasıl arayacakları yönünde bilgilendirmesi suç değildir. Muhakkikler, suçun nasıl açığa çıktığını araştırmak için değil, suçu kimlerin işlediğini tespit etmek için görevlendirilirler.

Olayı araştırmaya giden muhakkikler ise suçu ortaya çıkaranları bulmak ve suçlamak için soruşturma başlatmışlardır. Bunun adı suç bastırmak, suça ortak olmaktır.

Soruşturmanın doğru yapılmadığı yerde huzur diye bir şey kalmaz. Suçlularla işbirliği yapmak, suçu ört bas etmeye ve farlı noktalara çekmeye çalışmak görevin kötüye kullanılmasıdır. Bunu yapanlardan mutlaka hukuk önünde hesap sorulacaktır.

Söz konusu lisedeki soruşturmanın gerektiği gibi yapılmaması olayları tırmandırmıştır.

Lisenin geçleri bu kez, 13.12.2010 günü, daha büyük bir kalabalıkla Bodrum Kaymakamlığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardır. Dilekçelerinde muhakkiklerin, suçu işleyen müdür yardımcılarını korumaya çalıştıklarını, suçlanmak istenen öğretmenlerinin suçsuz olduğunu, olayın siyasi boyutlara çekilmek istendiğini belirtmişlerdir.

Bir değil, iki değil, on öğrenci kaymakamlığa bu yönde dilekçe vermişler, ayrıca da basın açıklaması yapmışlardır. Bu gençler çocuk değildir, bu kadar öğrencinin yönlendirildiğini iddia etmek, sorunu anlama ve çözebilme kabiliyetinin yetersizliğini göstermektedir.


Öğrencilerin verdiği bu dilekçeler işleme konacak mıdır? Sendikamızın bu konuda da kuşkuları vardır. Önceki soruşturmalarda gördük ki, birilerini korumak için her türlü yola başvurulabilir. Olmayan dilecekçeler var gibi gösterilebilir, varolan dilekçeler sümen altı yapılabilir. Bodrum Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bu konuda gün duyulmamaktadır.

Bizler, elbette ki gençlerimizin yanındayız. Basın açıklamalarımızda bunu dile getirdik. Sendikamızın görevi eğitim sorunlarına, haksız uygulamalara müdahale etmektir. Gençlerimize bu haksızlığı yapanlar cezalandırılıncaya kadar sendikamız, olayı takip etmeye devam edecektir.

Herkes bilir ki, bu kadar öğrenci, durup dururken, birinin yönlendirmesiyle, okuduğu okulu şikâyet etmek için kaymakamlığa, hatta savcılığa kadar gitmez.

Bu toplu şikâyet, öğrencilerin bu olaydan ne kadar yara aldığının göstergesidir.  Aksini söylemek gençlere saygısızlıktır.  Gençler ne yapmaları gerektiğinin bilinci içinde hareket etmişlerdir.

Unutmayalım ki, haksızlığa itiraz etmezsek, haksızlık bir gün bizi de bulacak, kurumlarımıza olan güveni ortadan kaldıracaktır.

Bir kez daha belirtmeliyiz ki, Bodrum’da eğitim yöneticiliği gerektiği gibi yapılmamaktadır. Her geçen gün sorunlar büyümekte, sorunlara yeni sorunlar eklenmektedir.

Sorunun kaynağında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tutumu yatmaktadır. Milli Eğitim Müdürlüğü, sendikaları ve farklı görüşteki öğretmenleri birbirine düşürmüş, sendikalara ve farklı görüşteki öğretmenlere aynı uzaklıkta durmayı başaramamıştır.

Türk Eğitim Sen Bodrum Temsilciliği ile Milli Eğitim Müdürlüğü sıkı dayanışma içindedir. Bunun kanıtı, Türk Eğitim Sen’in söz konusu lisede yaşanan olaylarla ilgili, 10.11.2010 günü yaptığı basın açıklamasıdır. Sendika yönetimi bu basın açıklamasında demiştir ki;

“Gelişme çağındaki eğitime muhtaç evlatlarımızı devletle hesaplaşma ve çatışmalarına alet eden sözde eğitim çalışanlarını kınıyoruz.”

Görülüyor ki, ilgili sendika, kendilerini ve dayanışma içinde oldukları müdürleri, görevlerini gerektiği gibi yapmayan yetkilileri DEVLET sanmaktadır. Bizim anladığımız devlette haksızlığa yer yoktur. Bodrum’da ahbap çavuş ilişkisi içerisinde yürütülen eğitim yöneticiliği ve soruşturma anlayışını, müdürler dayanışmasını bozmaya çalışmak devletle hesaplaşmak değildir. Aksine, devletin devlet gibi olmasını için çaba sarf etmektir. Bu tavır, aynı zamanda öğretmenlik anlayışımızın gereğidir. Kimsenin bizi devlet düşmanlığı ile suçlamaya hakkı yoktur. Bunu yapanlar önce kendilerine bakmalı, ahbap çavuş ilişkisi içinde işlerini nasıl yürüttüklerini sorgulamalıdır.

Adı geçen sendika basın açıklamasında yalnız bize kızmamıştır. Haksızlığı kamuoyuna duyuran basına da çatmışlardır. Basını, halkı yanlış bilgilendirmekle, basit ve doğal bir olayı (Öğrencilerin cebinden zorla para alınmasını basit ve doğal bir olay olarak görmüşlerdir.) sürekli sıcak tutmakla, vurun abalıya şeklinde habercilik yapmakla suçlamışlardır.

Oysa basın, olayı yeteri kadar araştırmış, taraflara giderek gerekli soruları sormuştur.
Sorulara verilen cevapları gazetelerde okumak mümkündür.

Sendika olarak ilgililere bir kez daha bildiriyoruz:

Bodrum’da huzura ihtiyaç vardır. Okullarımızda verimli çalışma ortamı kalmamıştır. Olayları yatıştırmak, sorunları çözmek o kadar zor değildir. Milli Eğitim Müdürlüğü kaybolan huzuru, ahbap çavuş ilişkisinden uzak durarak, sendika- müdür, müdür - muhakkik dayanışmasına göz yummayarak, bu tavrın içinde yer almayarak, öğretmenleri sendikalarına ve ya siyasi görüşlerine göre ayırt etmeyerek, tüm kişilere ve kurumlara aynı mesafede kalarak yeniden sağlayabilir.

Ne var ki bu yapılmamaktadır. Bunu yapabilecek yönetici tutum ve davranışları sergilenememektedir.

Tarafsız idarecilik olmadığı sürece bodrum’da görev yapan öğretmenler huzur duyamayacaktır. İlçemizde, yarın hangi öğretmenin, eş dost dayanışmasıyla suçlanıp sürgün edileceği belli değildir.

Yetkililerin, biran önce bu dayanışmayı açığa çıkarıp bozması, Bodrum’da görev yapan öğretmenler için büyük önem taşımaktadır.

Sendika olarak kararlılığımızı bir kez daha dile getiriyoruz:
Bodrum’da yıllardan beri varolan müdürler dayanışması çözülünceye kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Haksızlığa seyirci kalmayacağız. Haksızlığa uğrayan kim olursa olsun sesimizi yükselteceğiz. Bıkmadan, yorulmadan daha demokratik eğitim ve eğitim ortamları için örgütlü mücadelemize devam edeceğiz.

Bodrum Eğitim Sen Temsilciliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder