18 Aralık 2010 Cumartesi

BODRUM GÜNDOĞAN FAHRİYE ILICAK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ’NDEKİ 5 LİRA KAVGASINI ALEVLENDİREN OLAY NEDİR NE DEĞİLDİR?

Geçtiğimiz ay Gündoğan Fahriye Ilıcak Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde öğrencilerden zorla para alındı. Müdür yardımcıları ders esnasında sınıfa girdi. Fotoğraf parası getirmeyen öğrencilerden para istediler. Öğrenciler paralarının olmadığını söyledi. Fotoğraf çektirme işini okul kararlaştırmıştı. Bazı öğrenciler fotoğraf çektirmek istemiyordu. Bu öğrencilerden kendi fotoğraflarını getirmeleri istenebilirdi.

Bu çocuklardan zorla 5 Lira fotoğraf parası alan müdür yardımcıları tahsildarlık işini abartmışlar. Paramız yok deyince öğrencilere cüzdanlarını çıkarttırmışlar. Bir öğrenci cüzdanındaki paranın yemek parası olduğunu söylemiş. Müdür yardımcıları bunu da dikkate almamışlar.

Sonuç olarak, öğrencilerin zorla 5 Liraları alınmış, itiraz edenlere çöp toplattırılmıştır. Çöp toplatmakta ki amaç, öğrenciyi ezmek, itirazda bulunduğuna, hak aradığına pişman etmek Bu tavır, sen bana karşı mı geliyorsun, gel de görelim, biz adamı ne yaparız anlayışıdır. Bu anlayışın okullarımızda yeri olmamalıdır.

Bu çocuklar lise öğrencisi. Serde delikanlılık var. Niye savcılığa suç duyurusunda bulundular? Çünkü onurlarıyla oynandı. Arkadaşlarının yanında küçük düşürüldüler. Gençler, kimse bize bu şekilde davranamaz, kimse onurumuzu ayaklar altına alamaz, buna izin vermeyeceğiz, diyorlar. Bunu anlamak ve buna saygı duymak gerekir.

İdareciler böyle düşünmüyor. Müdür yardımcıları, kendilerinden emin, biz ne dersek o olur diyorlar. Gençler, öyle olmayacağını onlara gösteriyor. Koşarak Bodrum’a iniyorlar. Kaymakama kadar şikâyet dilekçesi veriyorlar. 

Sendikamız olayı kınıyor. Yazılı ve görsel basın konuyu haber bültenlerine taşıyor.

Adı geçer okulun bazı öğretmenleri sendikamız üyesidir. Biri, sendikamızın yönetim kurulunda görev yapıyor. Okulda yaşanan olayları onlardan öğreniyoruz.

Haksızlığı Türkiye duysun ki, bir daha öğrencilerimize kimse bu şekilde davranmaya cesaret edemesin istiyoruz. Basın açıklamalarımız yoluyla olay, ilçemiz içinde ört bas edilemez hale geliyor.

Bodrum’da daha önce de buna benzer olaylar yaşandığını biliyoruz. Hak arayan öğretmen ve öğrencilerin başına neler geldiği resmi belgelerde ve gazete sayfalarında mevcuttur.

Sendikamız, paralı eğitime olduğu gibi, okullarda değişik ad altında para toplanmasına da karşıdır. Öğrenciden para alınmasını doğal gören idareciler, tahsildarlık işini geliştirmiş, zorla para alma şekline dönüştürmüşlerdir.

Bu tür yöneticilere tepki duymamız, öğretmenliğimizin ve sendikacılığımızın gereğidir.

Öyle ki, söz konusu lisenin öğrencileri fotoğraf parasına itiraz edince tehdit ediliyorlar. Okulu bitiremeyeceksiniz, diploma alamayacaksınız diye korkutuluyorlar.

Bu davranış öğretmenlik davranışı değildir. Bu davranış, idareciliği, öğretmenliği bilmemektir.

Sürekli tekrarladığımız bir şey var:

Bodrum’da okul ve kurum müdürlükleri ahbap çavuş ilişkisi içinde idare edilmektedir. Sorunların ana kaynağı budur. Müdürler, herkese eşit konumda durmayı başaramamaktadır.

Bir okulda soruşturma açıldığında vay şikâyetçi olan öğretmenin, memurun ya da öğrencinin haline. Muhakkikler, bir araya gelip şikâyetçinin ensesine çöküyor. Bunu, beş öğretmenimizin sürgün olayında yaşayarak gördük.

Gündoğan Fahriye Ilıcak Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde 5 lira kavgasını alevlendiren olay, yine müdürler dayanışması olmuştur. Muhakkikler, konuyu araştırmaya değil, müdürleri korumaya dönük soruşturma yapmaya başlamışlardır.

Bu muhakkikler, zorla para toplayan müdür yardımcılarının üstüne gitmedi, soruşturmaya, üyemiz olan öğretmenler ve olayla ilgisi olmayan öğrencilerle başladılar.

Muhakkikler, üyelerimizi soruştururken asılsız suçlamalarda bulunuyorlar, olaya velileri dâhil ediyorlar, veliler sizden şikâyetçi diyorlar. Velilerden, üyelerimizi suçlayan şikâyet dilekçeleri alıyorlar ya da aldıklarını söylüyorlar. (Bu dilekçelerin, isimler kapatılarak sendika yönetimimize verilmesini talep ettik. Henüz bu konuda sendikamıza bilgi gelmemiştir. Avukatlarımız bu konuyu takip etmektedir.) Güya veliler bu dilekçelerde diyor ki, şu öğretmenler çocuklarımızı idareye karşı kışkırtmaktadır. Olayın ört bas edilmesini önlemeye çalışan üyelerimiz terörist olmakla, vatan ayinliği yapmakla suçlanıyor.

Suçlanan öğretmenlerden biri de yönetim kurulu üyemizdir. Söz konusu öğretmen, öğrencileri tarafından sevilen bir öğretmendir. Üyelerimize terörist diyenler, vatan sevgisinin kendilerinden başkasında olmadığını sanan zavallılardır.

Olayı soruşturan muhakkikler, soruşturmanın başında, suçu ve suçluları unutmuşlardır. Soruşturmayı, üyelerimizi cezalandırma yönünde sürdürmeye çalışmışlardır. Öğrencileri, savcılığa ve kaymakamlığa kimin yönlendirdiğini araştırarak işe koyulmuşlardır.

Bu muhakkikler şunu bilmelidir: 
Öğretmenlerin, öğrencilerini, haklarını nasıl arayacakları yönünde bilgilendirmesi suç değildir. Muhakkikler, suçun nasıl açığa çıktığını araştırmak için değil, suçu kimlerin işlediğini tespit etmek için görevlendirilirler.

Olayı araştırmaya giden muhakkikler ise suçu ortaya çıkaranları bulmak ve suçlamak için soruşturma başlatmışlardır. Bunun adı suç bastırmak, suça ortak olmaktır.

Soruşturmanın doğru yapılmadığı yerde huzur diye bir şey kalmaz. Suçlularla işbirliği yapmak, suçu ört bas etmeye ve farlı noktalara çekmeye çalışmak görevin kötüye kullanılmasıdır. Bunu yapanlardan mutlaka hukuk önünde hesap sorulacaktır.

Söz konusu lisedeki soruşturmanın gerektiği gibi yapılmaması olayları tırmandırmıştır.

Lisenin geçleri bu kez, 13.12.2010 günü, daha büyük bir kalabalıkla Bodrum Kaymakamlığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardır. Dilekçelerinde muhakkiklerin, suçu işleyen müdür yardımcılarını korumaya çalıştıklarını, suçlanmak istenen öğretmenlerinin suçsuz olduğunu, olayın siyasi boyutlara çekilmek istendiğini belirtmişlerdir.

Bir değil, iki değil, on öğrenci kaymakamlığa bu yönde dilekçe vermişler, ayrıca da basın açıklaması yapmışlardır. Bu gençler çocuk değildir, bu kadar öğrencinin yönlendirildiğini iddia etmek, sorunu anlama ve çözebilme kabiliyetinin yetersizliğini göstermektedir.


Öğrencilerin verdiği bu dilekçeler işleme konacak mıdır? Sendikamızın bu konuda da kuşkuları vardır. Önceki soruşturmalarda gördük ki, birilerini korumak için her türlü yola başvurulabilir. Olmayan dilecekçeler var gibi gösterilebilir, varolan dilekçeler sümen altı yapılabilir. Bodrum Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bu konuda gün duyulmamaktadır.

Bizler, elbette ki gençlerimizin yanındayız. Basın açıklamalarımızda bunu dile getirdik. Sendikamızın görevi eğitim sorunlarına, haksız uygulamalara müdahale etmektir. Gençlerimize bu haksızlığı yapanlar cezalandırılıncaya kadar sendikamız, olayı takip etmeye devam edecektir.

Herkes bilir ki, bu kadar öğrenci, durup dururken, birinin yönlendirmesiyle, okuduğu okulu şikâyet etmek için kaymakamlığa, hatta savcılığa kadar gitmez.

Bu toplu şikâyet, öğrencilerin bu olaydan ne kadar yara aldığının göstergesidir.  Aksini söylemek gençlere saygısızlıktır.  Gençler ne yapmaları gerektiğinin bilinci içinde hareket etmişlerdir.

Unutmayalım ki, haksızlığa itiraz etmezsek, haksızlık bir gün bizi de bulacak, kurumlarımıza olan güveni ortadan kaldıracaktır.

Bir kez daha belirtmeliyiz ki, Bodrum’da eğitim yöneticiliği gerektiği gibi yapılmamaktadır. Her geçen gün sorunlar büyümekte, sorunlara yeni sorunlar eklenmektedir.

Sorunun kaynağında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tutumu yatmaktadır. Milli Eğitim Müdürlüğü, sendikaları ve farklı görüşteki öğretmenleri birbirine düşürmüş, sendikalara ve farklı görüşteki öğretmenlere aynı uzaklıkta durmayı başaramamıştır.

Türk Eğitim Sen Bodrum Temsilciliği ile Milli Eğitim Müdürlüğü sıkı dayanışma içindedir. Bunun kanıtı, Türk Eğitim Sen’in söz konusu lisede yaşanan olaylarla ilgili, 10.11.2010 günü yaptığı basın açıklamasıdır. Sendika yönetimi bu basın açıklamasında demiştir ki;

“Gelişme çağındaki eğitime muhtaç evlatlarımızı devletle hesaplaşma ve çatışmalarına alet eden sözde eğitim çalışanlarını kınıyoruz.”

Görülüyor ki, ilgili sendika, kendilerini ve dayanışma içinde oldukları müdürleri, görevlerini gerektiği gibi yapmayan yetkilileri DEVLET sanmaktadır. Bizim anladığımız devlette haksızlığa yer yoktur. Bodrum’da ahbap çavuş ilişkisi içerisinde yürütülen eğitim yöneticiliği ve soruşturma anlayışını, müdürler dayanışmasını bozmaya çalışmak devletle hesaplaşmak değildir. Aksine, devletin devlet gibi olmasını için çaba sarf etmektir. Bu tavır, aynı zamanda öğretmenlik anlayışımızın gereğidir. Kimsenin bizi devlet düşmanlığı ile suçlamaya hakkı yoktur. Bunu yapanlar önce kendilerine bakmalı, ahbap çavuş ilişkisi içinde işlerini nasıl yürüttüklerini sorgulamalıdır.

Adı geçen sendika basın açıklamasında yalnız bize kızmamıştır. Haksızlığı kamuoyuna duyuran basına da çatmışlardır. Basını, halkı yanlış bilgilendirmekle, basit ve doğal bir olayı (Öğrencilerin cebinden zorla para alınmasını basit ve doğal bir olay olarak görmüşlerdir.) sürekli sıcak tutmakla, vurun abalıya şeklinde habercilik yapmakla suçlamışlardır.

Oysa basın, olayı yeteri kadar araştırmış, taraflara giderek gerekli soruları sormuştur.
Sorulara verilen cevapları gazetelerde okumak mümkündür.

Sendika olarak ilgililere bir kez daha bildiriyoruz:

Bodrum’da huzura ihtiyaç vardır. Okullarımızda verimli çalışma ortamı kalmamıştır. Olayları yatıştırmak, sorunları çözmek o kadar zor değildir. Milli Eğitim Müdürlüğü kaybolan huzuru, ahbap çavuş ilişkisinden uzak durarak, sendika- müdür, müdür - muhakkik dayanışmasına göz yummayarak, bu tavrın içinde yer almayarak, öğretmenleri sendikalarına ve ya siyasi görüşlerine göre ayırt etmeyerek, tüm kişilere ve kurumlara aynı mesafede kalarak yeniden sağlayabilir.

Ne var ki bu yapılmamaktadır. Bunu yapabilecek yönetici tutum ve davranışları sergilenememektedir.

Tarafsız idarecilik olmadığı sürece bodrum’da görev yapan öğretmenler huzur duyamayacaktır. İlçemizde, yarın hangi öğretmenin, eş dost dayanışmasıyla suçlanıp sürgün edileceği belli değildir.

Yetkililerin, biran önce bu dayanışmayı açığa çıkarıp bozması, Bodrum’da görev yapan öğretmenler için büyük önem taşımaktadır.

Sendika olarak kararlılığımızı bir kez daha dile getiriyoruz:
Bodrum’da yıllardan beri varolan müdürler dayanışması çözülünceye kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Haksızlığa seyirci kalmayacağız. Haksızlığa uğrayan kim olursa olsun sesimizi yükselteceğiz. Bıkmadan, yorulmadan daha demokratik eğitim ve eğitim ortamları için örgütlü mücadelemize devam edeceğiz.

Bodrum Eğitim Sen Temsilciliği

13 Aralık 2010 Pazartesi

Bodrum Eğitim Sen size milliyet.com.tr haberini okumanız için öneride bulunuyor…

Bu maili görüntüleyemiyorsanız tıklayınız.

 
Haber Önerisi
MİLLİYET ANASAYFA  |  SON DAKİKA  |   BUGÜNKÜ MİLLİYET
ARKADAŞINIZIN HABER ÖNERİSİ
Merhabalar

Arkadaşınız Bodrum Eğitim Sen size aşağıdaki haberi önerdi.
Haber üzerindeki linke tıklayarak devamını okuyabilirsiniz.

 Okulda 5 TL kavgası, yeniden alevlendi


haberin devamı...
© 2008 Milliyet.com.tr
© 2008 Milliyet.com.tr Tüm Hakkı Milliyet Gazetecilik A.Ş.'ye aittir. Söz konusu içerik 5846 sayılı fikir sanat eserleri yasası kapsamında olup; Milliyet'in izni olmadan çoğaltılamaz, kopya edilemez, ödünç verilemez ve kullanılamaz. Milliyet'den gönderilen her mail, virüs programları ile biline n virüslere karşı taranmaktadır. Virüs içeren e-postalardan şirketimiz sorumlu değildir

10 Aralık 2010 Cuma

Bodrum Yahşi Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’de Neler Oluyor? Ya da Okul Müdürleri İle Öğretmenler Arasındaki Sorunlar Nasıl Çözülür? 1

Önceki yazımızda, Bodrum’da yaşanan 5 sürgün nedeniyle öğretmenlerin huzursuz olduğundan, öğretmenlerin idarecilerle olan sorunlarının arttığından, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yürüttüğü soruşturmalara güven duyulmadığından, öğretmen sürgünlerinin haksız olduğundan söz etmiştik.
Yarın hangi öğretmen ya da öğretmenler sürgün edilecek, bilmiyoruz.
Amacımız biran önce bu sorunların çözülmesi, Borum’da görev yapan öğretmenlerin huzura kavuşturulmasıdır.
Bodrum’da öğretmenler ne yapıyor da sürgün ediliyor? Aslında sürgünü gerektirecek bir şey yok ortada. Haksızlık yapan öğretmen yok, hırsızlık yok, ahlaksızlık yok…
Ne var?
Müdüre koşulsuz boyun eğmeme var. Müdürler bunu hazmedemiyor. Okullarımızda, konuşan, doğru bildiğini söyleyen öğretmen istemiyorlar. Müdür, kendisini okulun patronu, tek hâkimi sanıyor. Yanlışını söyleyene diş biliyor.
Katılımcı, demokratik yönetim diyoruz. Bunu yapabilmek için gerçekten müdür olmak gerekiyor.
Bodrum’daki öğretmen sürgünleri, okul müdürlüklerinin ahbap çavuş ilişkisi yüzünden yaşanmıştır. Muhakkik olarak görevlendirilen müdürler, bu ilişkinin etkisi altında karar vermişlerdir. Asıl görevleri müdürlük olan muhakkikler, memur olduklarını unutmuşlar, kişisel ilişkilerle, konuşan, hak arayan öğretmenlerin hayatını alt üst etmişlerdir.
Bodrum okullarında yaşanan sorunların sürgünlerle çözülemeyeceği artık bilinmelidir.
Önce, sürgünden neden vazgeçilmesi gerektiğine bakalım. Uygulamada sürgün diye bir şey yok. Bunun adı “Yer Değiştirme”dir. Yerinizden yurdunuzdan zorla uzaklaştırıldığınız için “SÜRGÜN”sayılıyorsunuz.
Aslında, Yer Değiştirme işlemi, öğretmenin de yararına olduğu durumlarda, tedbir olarak düşünülmüş bir karardır. Öğretmen işlediği suçtan ya da yaşadığı sorundan dolayı diyelim, çevreden utanıyor, kimsenin yüzüne bakamıyor. Sık sık sorun yaşadığı kişilerle karşılaşıyor bu yüzden kendini iyi hissetmiyor. Bu durumda denir ki, bu öğretmeni başka bir yere verelim. Orada rahat eder. Öğretmen de buna razı olur.
İlçemizde yaşanan sürgünler böyle değil. Sürgün cezası veren muhakkikler bu ceza ile sevmedikleri öğretmenlerin burnunu sürtüyorlar. Biz güçlüyüz, siz güçsüzsünüz diyorlar. Bize boyun eğmeden sizi Bodrum’da yaşatmayız demeye getiriyorlar.
Amiriniz sizden hoşlanmıyor mu? Yetkim var, eşim dostum var, İlçe Müdürü beni sever, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez diyor, sürdürürüm seni diyor ve sürdürüyor.
Sürüldüğünüzde aileniz ne olacak? Çocuğunuzun okulu var, bulunduğunuz yere birçok yönden bağlısınız. Amiriniz ben anlamam diyor. Seni ya da sizleri burada istemiyoruz artık diyorlar. Git görevini başka yerde yap.
Sesinizi çıkarmayacaksınız. Ne denirse razı olacaksınız. Hak mı aramak istiyorsun? İşte mahkeme kapıları? İşin yoksa dolaş dur. Cezayı veren rahat… Kapı kapı dolaşan sensin…
Cezayı verenler, güçlü olmanın rahatlığı içerisinde. Mahkeme kararıyla Bodrum’a dönmüş olsan bile onlara bir şey olmuyor.
Amirin ceza verme yetkisi var… Doğru. Ceza, adil değilse ne yapmak gerekir? Önce sinirlerin sağlam olacak. Kapı kapı, mahkeme mahkeme gezmekten yorulmayacaksın. Yapılacak çok şey vardır. Görevin öğretmenliktir ama öğretmenlikten çok cezalarını iptal ettirmekle uğraşıp duracaksın. Seni süründürenleri mahkemeye vereceksin.
Yılmadan usanmadan bu işin peşini bırakmayacaksın. Bırakırsan, onlar başkalarına da zarar vermeye devam edecektir.
Biz hayatı kendimiz için değil, çocuklarımız için de yaşanır kılmak istiyoruz. Bunun için herkesin çalışması gerekiyor.
Adaletin olmadığı yerde, adalet bir gün mutlaka tecelli etmek ister. Bunu önleyemezsiniz. Sözde adalet, tam adalete dönüşünceye kadar o yerde huzur olmayacaktır. Bunu da bir köşeye yazmak ve unutmamak gerekir.
Yahşi Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’deki sorunların çözümünü sonraki yazımızda ele alacağız.
Bodrum Eğitim Sen Temsilciliği 

Bodrum Yahşi Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’de Neler Oluyor? Ya da Okul Müdürleri İle Öğretmenler Arasındaki Sorunlar Nasıl Çözülür? 2


Bodrum’da sürülen öğretmenlerin sayısı artmıştır diyoruz. Neden böyle olmaktadır? Bunu Yahşi Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkez üzerinden ele alabiliriz:
Üyelerimizden aldığımız bilgiye göre, sekiz aydır Yahşi Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’nde müdürle öğretmenler arasında sorunlar yaşanıyor. Bize göre sorunun kaynağı okul müdürü. Bunu nereden çıkarıyoruz. Çünkü önceki müdür zamanındada okulda sorun yok. Yeni müdürün gelmesiyle birlikte sorunlar çığ gibi büyüyor.
Bu sorunların nasıl çözülmesi gerekiyor?
a) Soruna yol açan neden, okul müdürünün konuşma ve ikna kabiliyetinin olmaması. Müdür, öğretmenleri azarlayarak konuşuyor, ağza alınmayacak sözler sarf ediyor.
Sayın okul müdürü öncelikle konuşmasına dikkat etmelidir. Sorun ne olursa olsun, nezaket sınırları içinde, konuşarak çözüm yolu aramaktan vazgeçmemelidir. Aynı şeyi öğretmenler de yapmalıdır. Taraflar, sorunlara serinkanlılıkla yaklaşmayı öğrenmelidir.
b) Müdür, ben müdürüm istediğimi yaparım, dememelidir. Norm fazlası öğretmen mi var okulda, fazla öğretmenleri İlçe’ye bildirmen gerekir. Ben güçlüyüm, bana bir şey olmaz dersen hata yapmış olursun. Norm fazlası olduklarında istediğim öğretmeni ilgili kuruma bildirir, istemediğini bildirmezsen okulda huzur kalmaz.
c) Evet, müdürsün ama okulu milli eğitimin kuralları içinde yöneteceksin. Herhangi bir sendikanın üyesi olabilirsin ancak sendikalı öğretmenler arasında ayırım yapmayacaksın. Bu bütün müdürler için geçerlidir. Öğretmenler arasında ayırım yaparsan bu saklı kalmaz, huzursuzluk olarak karşına çıkar. Bodrum Milli Eğitimim Müdürlüğü’nün önemli sorunlarından biri de budur: Öğretmenler ve müdürler arasında taraf tutulmaktadır.
d) Bir diğer konu herkesin memur olduğudur. Müdür olunca bir şey olmadığıdır. Okul müdürleri öğretmenleri küçümsememelidir. Öğretmenin konuşmasına, eleştiri yapmasına izin verilmelidir. İyi müdür eleştirilere kızmaz. Eleştiri, yönetici konumdakileri geliştirir.
e) Söz konusu müdür, öğretmenlerle olduğu gibi müdür yardımcısıyla da kavgalıdır. Anlaşamadığı bazı öğretmenler sendikamızın üyesidir. Yalnız üyelerimizle değil, başka öğretmenlerle de anlaşamamaktadır. Bir okul müdürünün en önemli görevi, öncelikle, okulunda huzurlu bir çalışma ortamı yaratmaktır. Bunun için uzlaşmacı bir kişiliğe sahip olmak gerekir. Uzlaşmayı bilen insani değerlere, farklı düşüncelere, farklı yaklaşımlara değer verir. Konuşmaktan, tartışmaktan kaçınmaz. Kültürlü insan, her tartışmadan yeni bir şey öğren insandır.
 f) Bir müdürün, bir öğretmenle iyi anlaşması için aynı görüşten ya da sendikadan olması gerekmez. Medeni insan, aynı fikri paylaşmasa bile  başkalarıyla sorunsuz, uzlaşma içinde yaşamayı bilebilen insandır.
g) Adı geçen okulun müdürü, sendikamız üyesi öğretmenle anlaşamadığında, suçlu da olsa, suçu kendinde görmemektedir. Düşünmektedir ki, Bodrum Milli Eğitim Müdürlüğü sendikamız üyelerini sevmemektedir. Sürülmelerini keyifle izlemektedir. Müdür, bu yüzden rahattır. Yarın soruşturma başladığında muhakkikler kendisinden yana olacaktır. Müdür müdürü korur. Öğretmeni suçlamak ve yerinden etmek, sürmek daha kolaydır. Bodrum’da böyle bir akışkanlık vardır. Bir öğretmen müdürle mi atıştı; müdürü koru, öğretmeni sür gitsin.
h) Adı geçen müdür, yalnızca üyemiz olan sendikalı öğretmenlerle değil, başka öğretmenlerle de geçinememektedir. Bu müdür, her dediğine olur diyen öğretmenlerle sorun yaşamamaktadır. Böyle öğretmenleri kendine yandaş kabul etmektedir. Bu öğretmenler, müdürün uygulamalarından şikayetçi olmuyor. Her şeye olur diyen öğretmenler bunlar. Müdür bu öğretmenleri kendisine kalkan yapıyor. Bu şekilde, diğer öğretmenlere vermeye çalıştığı mesaj şu: Benimle anlaşırsanız siz de rahat edersiniz, angarya işlerden kurtulursunuz. Ders programınızı istediğiniz gibi yaparım. Ücret alınacak işleri size, ayak işlerini diğerlerine veririm. Ben müdürüm. Okulda en önemli kişi benim. Bana tabi öğretmenlersiniz. Kendinizi bir şey sanıp bana kafa kaldırmayın. Kaldırırsanız ne mi olur? Sürülürsünüz.
Doğru. Müdürlerle arası açılan öğretmenler sürülüyor. Sürülen beş üyemiz bunu kanıtı.
Sonuç:
İlçemiz okullarında huzur isteniyorsa, Milli Eğitim Müdürlüğü tüm okul müdürlerine ve sendikalara karşı aynı uzaklıkta durmalıdır. Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bu tavrı sergilememektedir. Makamdan alınan güçle, bir sendikaya üye toplamak, başka sendikadan üye çıkarmaya çalışmak yanlıştır.  
Hiçbir müdür ya da öğretmen siyasi görüşüne ya da sendikasına bakılarak farklı muamelelere tabi tutulmamalıdır. Okul müdürleri, öğretmenler arasında, ilçe milli eğitim müdürlüğü, müdürler arasında ayrım yapmamalıdır.
Saygı karşılıklıdır. Herkese saygı gösteren herkesten saygı görür. Yönetenler, hatır gönül dinlemeden haklının yanında olmalıdır. Hatırlının yanında olmak ilçemizde huzur bırakmamıştır. Bodrum’daki huzursuzluğun en önemli nedeni budur: Hatır gönül dayanışması içinde idarecilik yapmak sorunları artırmaktadır.
 Eğitim Sen Bodrum Temsilciliği

3 Aralık 2010 Cuma

BODRUM'DA SINAV ÜSTÜNE SINAV

Bodrum’daki eğitim, başka bölgelerdeki eğitimden farklı mı? Değil.
Eğitim, ülke genelinde sorunlu.
İstatistikler bazı illerde eğitim başarısının yüksek, bazılarında düşük olduğunu gösteriyor. Başarı dediğimiz, not başarısı.
Notunuz düşükse başarısız sayılıyorsunuz.
Hangi ilimiz Anadolu Lisesi’ne az öğrenci veriyor biliyoruz.
Eğitim, yalnızca not demek değildir.
Okulları notla değerlendirip birbirine düşürmenin anlamı yok.
Tüm okullarımızda bir “Başarı” lafıdır söylenip duruyor.
En başarılı sınıf şu, okul, dershane, öğretme bu…
Herkes öğrencinin sırtına binmiş yarış yapıyor. Öğrenciyi en iyi kamçılayan birinci olduğunu söylüyor.
Bodrum’da da durum aynı... Öğrencilerimiz yarış atı. Atı sürekli kamçılamak yarış kazandırmaz.
Kurumlar ısrar ediyor. A okulunun müdürü öğrenciyi en iyi biz kamçılıyoruz diyor.
Kamçılıyorsun da ne oluyor?
Bu kadar kamçılama çalışmasından sonra üniversiteyi bitiren gençlerimize bakıyoruz, işsizler.
Artık şunu anlamalıyız:
Sorun, çocuklarımızın az çalışmasında, sınavları geçememesinde değil, sorun işsizlikte. Üç kişinin işine bin kişinin talip olmasında…
Yeni iş alanları açılmadıkça çocuklarımızı dershane dershane, sınav sınav dolaştırmaktan kurtulamayız.
Aileler bunu bilmeli.
Bütün sorunu çocukta gören veliler ve öğretmenler çocuklara zarar veriyor.
Çocuklarımız yorgun, üzgün ve isteksiz… Çoğu bunalım geçiriyor.
Bodrum’da öğrencisine özel ders veren, öğrenciyi özel öğretmene, dershaneye, kursa yönlendiren çok sayıda öğretmen var.
Veli, istemese de, bu durumdan şikâyetçi değil. Veli, çocuğunu başarılı kılmanın telaşı içinde… Çocuğunun geleceğinden endişe duyan anne babalar, dershaneye, özel öğretmene sarılıyor.
Öğrenci, ne kadar ders çalışır, ters çözerse o kadar iyi olur sanılıyorlar.
Okullar ve dershaneler sürekli test çözün diyen öğretmenlerle dolu.  
Herkes veliye, öğrenciye yol gösteriyor. Dershanesiz, özel öğretmensiz bu iş olmaz diyorlar.
Devlet öğrencilere ders kitabı dağıtıyor. Dershaneler, öğretmenler yetmez diyor.
Bakanlık okulları uyarıyor. Yayınevlerini okullara sokmayın diyor.
Bodrum’daki okulların çoğu yayınevlerinin pazar alanı gibi… Yayınevleri öğretmenler odasına girip tezgâh açıyor.
İyi eğitim yapıyoruz ya, çok sayıda kaynak kitaba ihtiyacımız var.
Bodrum’da, kaynak kitap önermek, çok ödev vermek iyi öğretmen olma ölçütü. Kötü öğretmenler yalnızca Bakanlığın kitabı ile yetinir ve az ödev verirler.
Çevrenizde iyi öğretmen olarak tanınmak istiyorsanız kaynak kitap aldırmalısınız öğrencilerinize, durmadan test çözdün demelisiniz.
Bu iyi öğretmenlere göre öğrencinin tek işi test çözmek olmalı.
Çocuk çocukluğunu, genç gençliğini yaşayamıyor.
Koli koli yaprak test mi çözdü öğrenciler, yine yetmez. Çözmeye devam, hayat biter ders bitmez.
Olanlar karşısında Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ne yapıyor?
O da sınav diyor, durmadan sınav diyenlerin yanında yer alıyor.
Okullarda, dershanelerde yapılan sınavları yeterli görmüyor.
Toplantıda;
 “Arkadaşlar,” diyor müdürlere, “Bodrum’da eğitimin kalitesini artırmalıyız. Bunun için sınav yapmalıyız. Hangi seviyede olduğumuzu bilmeliyiz.”
Müdürler olur diyor, ne de olsa karşılarında Milli Eğitim Müdürü var.
Okul müdürlerimiz, amirleriyle aynı düşünmüyorlarsa konuşmazlar. Böyle bir geleneğimiz vardır. Her zaman amirlerin dediği olur.
Amir kötü bir şey istemiyor:
“Bir sınavda biz yapalım,” diyor. Eğitim öğretim gelişecekse neden olmasın. Ama eğitim gelişmiyor. Birileri sınav yoluyla kazanmaya devam ediyor.
Bu sınavları kim yapıyor?
Bunun için bir dershane ya da yayınevine ihtiyaç var. 
Bunlardan biri, Bodrum’da Milli Eğitim adına yine sınav yapma hazırlığında. Öğrencilerden yine sınav parası istenecek.  Velilerimiz ne yapacağını bilemiyor.
Öğrencinin sırtından doyan doyana…
Bu bakış açısıyla Bodrum’da eğitimin kalitesi yükseltilemez.
Sınav ve not odaklı başarı değerlendirmesi yanlıştır.
Öğrencilerimizin hiç bitmeyen sınavlar yüzünden bunaldığından söz ediyoruz.
Bu ortamda Milli Eğitim Müdürlüğü’nün görevi, öğrencinin sırtındaki sınav yükünü hafifletmek olmalı.
Şunu bir kez daha vurguluyoruz:
Öğrencilerimiz, sınav ve sınav kaygısı üzerinden para kazanan çok sayıda kişi ve kurumla kuşatıldı.
Bodrum Milli Eğitim Müdürlüğü bu kuşatmaya ait olmamalıdır.
Sınavlar yüzünden çocuklarımız hayatın dışına itildi. Öğrenciler kendi hayatlarına yabancılaştılar. Ülkede, çevrede, hatta ailelerinde yaşananlara duyarsız hale geldiler.
Çocuklarımızın yeni sınavlara değil, sınav kaygısından uzak, sağlıklı bir eğitime ilticacı var. Öğrencilerimiz, yalnız matematik gibi temel derslerle değil, sanatla, müzikle, tiyatroyla, sinemayla, sporla, resimle, folklorla, dansla, çevre sorunlarıyla da ilgilenmelidir.
Okullarımızda yeterli sosyal faaliyet yapılmıyor. Sanat ve spor eğitimi derslerine önem verilmiyor.
Çocuklarımız, gençlerimiz artık test başından kaldırılmalıdır.
Eğitimde önemli olan öğrenciyi sevdiği bir alana yönlendirmektir.
Bodrum Milli Eğitim Müdürlüğü eğitim için bir şey yapmak istiyorsa, sınavlara sınav eklemek yerine, meslek liselerimizi geliştirmeye çalışmalıdır. 
Ülkemizin, yeni sınavlara değil gelişmiş meslek okullarına ihtiyacı var.
Doğru eğitim, hayata uygun olan eğitimdir.
Gerçeği Bodrum halkına doğru anlatalım.
Sınav üstüne sınav yaparak kimseyi kandırmaya çalışmayalım.
Bodrum Eğitim Sen Temsilciliği